DEPREMDEN ZARAR GÖREN VATADAŞLARIN
SAHİP OLDUĞU HAKLAR HAKKINDA HUKUKİ BİLGİLENDİRME METNİ
Yapılan bu çalışma doğrultusunda 06.02.2023 tarihinde Kahramanmaraş ili Pazarcık ilçesinde meydana gelen ve on ili de etkileyen deprem sonrası vatandaşlarımıza profesyonel hukuki hizmet verilmesi amaçlanmaktadır. Depremden etkilenen vatandaşların ceza hukuku, özel hukuk ve idare hukuku yönünde başvurabilecekleri yollara ilişkin alacakları hukuki hizmetler öncesi bilgi sahibi olunması için hazırlanmıştır.
İDARİ YARGIDA AÇILABİLECEK TAZMİNAT DAVALARI YÖNÜNDEN YAPILMASI GEREKENLER
Doğal afetler her ne kadar mevzuatımızda sorumluluğu ortadan kaldıran mücbir sebep olarak yer alıyor olsa da gerçekleşen afet öncesinde öngörülmesi gereken önlemlerin alınmaması veya afet sonrası idare tarafından yerine getirilmesi gereken kamu hizmetlerinin yerine getirilmemesi veya yetersiz olması durumunda vatandaşlar, idare aleyhine maddi ve manevi tazminat davaları açabilecektir.
İdarenin deprem durumunda sorumlu tutulabileceği tüm faaliyetleri idari eylem olarak nitelendirilmektedir. Gerekli önlemleri almamak şeklindeki sorumlulukta olumsuz/ihmali eylem söz konusu iken yürüttüğü hizmette kusur olması da idari eylem olarak nitelenir. Bu nedenle yapılacak başvurunun bu eylemin öğrenilmesinden itibaren bir yıl içinde belediye, valilik, İçişleri Bakanlığı ve ilgili olabilecek bakanlıklara yapılması gerekir.
Deprem öncesinde idarece alınması gereken önlemler;
Yapı denetiminin mevzuatta öngörüldüğü şekilde gerçekleşmemesi, kaçak yapılar, imar düzenlemelerinde ve ruhsatlar verilirken deprem bölgesi olmanın dikkate alınmaması gibi uygulamalar idarenin sorumluluğunu gündeme getirebilecektir. İdare, doğrudan yapıları inşa eden kişi olmamakla birlikte, başta yapı denetimini gereği gibi ve mevzuata uygun şekilde yapmaması nedeniyle sorumlu tutulabilecektir.
Yapının imar barışından yararlanması idarenin sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Danıştay kararlarında da belirtildiği gibi, idarenin sorumluluğu açısından davada dikkate alınacak hususlar şunlardır:
- Zeminin özelliği,
- Zemin durumuna göre depreme dayanıklılığının kontrolü,
- Yapı kullanma izni bulunup bulunmadığı,
- İmar planları ve inşaat ruhsatlarının hangi idarelerce yapıldığı ve verildiği,
- Yapıların imar açısından denetlenmesi,
- Afete uğramış ve uğrayabilecek bölgeler ile yapı ve ikamet için yasaklanmış afet bölgelerinin tespit ve ilan edilip edilmediği,
- Afet bölgelerinde yapılacak yapılarla ilgili kuralları, yapı tekniklerini, projelendirme esaslarını, ülkenin deprem haritalarını hazırlamak konusunda idarelerin üzerlerine düşen görev ve yetkileri yerine getirip getirmediği,
- Denetim ve kontrol görevlerini yapıp yapmadığı
Deprem Sonrası Arama ve Kurtarma Faaliyetleri;
Deprem sonrası bina enkazları altında kalan vatandaşların kurtarılması noktasında hızlı ve etkili müdahalelerin yapılması son derece önemlidir. Deprem sonrası koordinasyonun sağlanması hususunda AFAD ve 7269 sayılı kanun gereği valilikler yetkilendirilmiştir.
Kurtarma ekiplerinin geç gelmesi, yeterli sayıda olmaması, gerekli teçhizatlarının bulunmaması veya yetersiz olması halinde hizmet kusuru ortaya çıkacaktır. Bu hizmet kusurları neticesinde zarar görenler açısından idareye karşı tazminat davası açılabilecektir.
Belirtilen konularda tanık dinlenilmesi mümkün olmadığından, idarenin kayıtları dışında oluşturulmuş yazılı belgeler(Örneğin: tutanak tanzimi, fotoğraf) önem arz edecektir.
Deprem Sonrası Sağlık, Gıda, Barınma, Ulaşım, Haberleşme gibi Haklara Erişimin Sağlanması;
Deprem sonrasında depremden zarar gören kişilerin öncelikle sağlık hizmetlerine erişimi, gıda, barınma, ısınma ve haberleşme gibi kamu hizmetlerine erişiminin yeterince sağlanmaması da deprem nedeniyle idarenin sorumluluğuna yol açabilecektir.
Zarar gören depremzedenin idarenin yeterli olmaması nedeniyle kendi olanakları veya sivil toplum örgütlerinin yardımı sayesinde maddi zarar görmemiş olması manevi zarar görmesinin önünde engel değildir. Bu şekilde maddi zararı azalmışsa da var olan zararı yine de talep edebilir.
AÇILACAK OLAN İDARİ DAVALAR İÇİN ZAMANAŞIMI SÜRESİ NE KADARDIR?
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde “İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir (1) yıl ve herhâlde eylem tarihinden itibaren beş (5) yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi hâlinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında otuz gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabilir” hükmü yer almaktadır.
DAVANIN AÇILACAĞI MAHKEME NEREDEDİR?
Dava, İYUK 36/b gereğince depremin olduğu yerin bağlı bulunduğu İdare Mahkemesinde açılır.
YAPIYI İNŞA EDEN MÜTEAHHİDE VEYA KAMU GÖREVLİLERİNE AÇILAN SORUŞTURMA VEYA CEZA DAVALARI İDARİ YARGIDAKİ DAVALARI NASIL ETKİLER?
Ceza sorumluluğu ile idarenin mali sorumluluğu kural olarak birbirinden farklı iki sorumluluk türüdür. Ceza sorumluluğu şahsi bir sorumlulukken idari yargıda açılan davada idarenin sorumluluğu anonim niteliktedir, doğrudan hangi kamu görevlisinin kusuru olduğunun tespit edilememesi idarenin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır. Bununla birlikte, idari yargının yazılı olması nedeniyle hem soruşturma hem kovuşturma aşamasındaki deliller tazminat davası için delil olarak son derece önemlidir.
DEVLET MEMURLARININ HAKLARI NELERDİR?
7269 sayılı kanun 12. Maddesinde deprem felaketinde ölen malul kalan memurlar ile yine 657 sayılı yasaya göre memurlar ve mirasçılarına tazminat ikramiye avans gibi çeşitli yardımlar verilmesini hükme bağlamıştır. Bu hakların memurlar tarafından istenmesi unutulmamalıdır. Öte yandan bazı kamu görevlileri açısından ölüm veya yaralanma hâlinde verilecek tazminat ve çeşitli adlarla verilen ikramiyeler de ilgili idarelerden talep edilmelidir.
Vatandaşlarımızın yaralarını sarmak noktasında faydalı olması dileğiyle…
Bu metnin hazırlanmasında TBB resmi internet sitesinde yer alan “DEPREMZEDELER İÇİN HUKUK REHBERİ” isimli çalışmadan yararlanılmıştır.
Av.Hasan Ertuğrul BİNGÖL